Başarı Köprüsü
Kurulan Köprü !
Transaksiyonel Analiz ile İletişim Köprüsü!
Başarılı İlişkiler Köprüsü!
İlk bakışta bu tamlamalar öngörülebilir fikirler veriyor olsa da bu yazımda sizinle paylaşmak istediğim çok daha derin anlamlarıdır. Mevlana’nın dediği gibi; “Ey gönül, kopan her ip istenirse bağlanır ama bağlanan yerde düğüm kalır. Geçmişini iyi bil ki, geleceğine sağlam basasın. Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini şaşırmayasın.”
Nereden geldin, nereye gideceksin?
Sen gerçekten her şeyi anladın mı?
KENDİNLE ve SEVDİKLERİNLE BARIŞMA ZAMANI GELDİ!
ZITLIKLARIN BİTİŞİ, MUTLULUK GEÇİŞİ !
Hayatımızda tüm ilişkilerimizde insan; anlatmak ,anlaşılmak ve anlaşıldığını anlamak ister. Bu zamana kadar yazmış olduğum bir çok yazımda ve sözlü söylemlerimde ifade ettiğim gibi,” HİKAYENİ DEĞİŞTİR, HAYATIN DEĞİŞSİN! “ cümlesinde oyun değiştirici nokta bireysel ifade duyarlılığı yani başarılı iletişimdir.
Senin hikayen nedir?
Hikayeni nasıl anlatıyorsun?
Yaşadığın ilişkilerindeki kişilerle mıknatıs hikayelerin nedir?
Her zaman ne yaptığın değil, nasıl yaptığın fark yaratır. Ne yaparsan yap aşk ile yap diyerek, Kenan Doğulu şarkısı söylemeyeceğim tabi şu an ama bu cümleyi dahi görür görmez, birkaç dakika bile olsa zihninde nakaratı tekrar ettiğini biliyorum.
Şarkının da vurguladığı özeni , iletişiminde uygulayabiliyor musun? Sana nasıl fark yaratacağını Koçluk performans seansının alt yapısında olmasını zorunlu gördüğüm, Transaksiyonel Analiz iletişim kuramının öğretileri üzerinden, iletişim ustalığı ile mümkün olabileceğini seans ve diyalog kesitleriyle mentorluk yaparak anlatacağım.
Koçlukta geçmiş, daima bir tecrübe kabul edilir, amaç şimdi ve burada olmaktır, ardından elindeki netlik ve güç ile geleceği projekte eder ,karar alır ve ilk eylem adımına geçilir.
Ancak koçluk seansında danışan olduğumuz noktada, hayatımızda yeni olana yer açmak için eski konuları da bitirmemiz gerekir. Eskiler bir takım duygular, inanç ve farkındalık bilgisi olduğundan, biz varmak istediğimiz hayale doğru ilerlerken oldukça derin katmanlardan gelip bazen ortaya çıkabilirler ve hiç birimiz bunu istemeyiz. Koçlukda temel ihtiyaç olan gerçeğe ulaşmaktır, koç gerçeği arar durur.
Bir farkındalık “ A HA !” arayıcısıdır. Burada Gestalt Kuramı öğretileri kusursuzdur. Bu gerçeklik ve netlik bizi eskilerden ve geçmişten özgürleştirecektir. Geride bırakacaklarımız, bağımlılığa dönüşen duygular, alışkanlıklarımız, yanlış inanç kalıplarımız, bizi atalete sürükleyen tutan düşüncelerimiz ve sınırlarını belirleyemediğimiz her durum…
Son kullanma tarihi geçmiş bozuk mantık, düşünceler ve bakış açıları ile ilerleyemeyiz. Alışkanlıkların dışına çıkmak zor olsa da yeni olana hazırlanmamız gerekli ve kendimiz için harekete geçmeliyiz. Bir anlamda çırpınarak boğulduğumuz bir okyanusta nefes verip ,bir anda farklı bir ivme yaratarak bol oksijenli yenilenmiş, taze derin bir nefes alıp yeniden yaşamla dolmamız gibidir.
Güçlü bir “ A HA!” anı ile bakış açısı değişikliği yapmak, yeni düşünce yaklaşımı geliştirmek koçluk seansı ile koçun başarısına bağlı olarak oldukça kolaydır. Ancak danışan için ezberlerimizi bozmak, üstelik bazen bize bile ait olmayan ezberlerimizi bozmak kolay değildir ve bu yeniden varoluş demektir. Zaten insanın varoluş süreci ruhen zihnen ve fiziksel gelişim hikayesi değil midir?
Gerçek hedeflere zihinsel tutumumuzu yenileyerek ulaşabiliriz. Yaşadığımız olaylar durumlar ne kadar benzer olsa da bizim onlara yaklaşımımızdaki tutum ve tavır farklı olmalıdır. Ağzımızdan çıkan her sözden ve eylemden sorumluyuz. Yeniliğe farkındalıklarımızla kanat açıp, sağlam köprüleri inşa edip, uça uça neşeyle mutluluğa geçiş yapabiliriz.
Ailesiyle, iş çevresiyle, sosyal arkadaşlarıyla, çocuklarıyla, eşiyle ve kendiyle yani tüm ilişkilerinde başarısız olduğunu ifade ederek başlayan seansımızda danışanımdan , başarısızlık duygusunu tanımlamasını istedim. “ …zincirlerimi kıramıyorum, kapısı açık bir bahçenin içinde, zihnimin yönettiği durumlardayım ve bir türlü hareket edemiyorum.” Dedi.
Neruda ; “ İyi insanlar kırıldıkça içine kapanır, dışarıdan bakanlar ukala zanneder.”der. Dostoyevski’nin bir sözü; “ insanlar seni çözemedikleri zaman , ön yargılarını kullanırlar.” Tolstoy ise şöyle demiştir; “ Şikayet ettiğin yaşam, belkide başkasının hayalidir.”
Oscar Wilde ise; “ insanı en çok yıpratan şey, iyi niyetidir.” demiştir.
Oslo’dan da özet bir cümle gelmiş; “ sizin için çırpınan birinin kanatlarını kırmayın, gün gelir o meleğe ihtiyaç duyarsınız…”
Bir dizide duymuştum ; “ herkes herşeyin farkında ve kimse hiçbir şeyi yanlışlıkla yapmadı.”
Şu an hatırlayamadığım bir yazarın sözü; “ kişilere hatası söylenmezse, kabahatlerini hüner zannederler.”
William Shakespeare ‘ de “ Açık açık konuşun, çünkü doğru insanlar açık olmayı sever.” demiş.
Peki ya sen ünlü düşünür , Çıkmaz sokağa giren ilişkilerindeki iletişim halini nasıl tanımlardın?
“Unutmadığın her şey sana yüktür. Bazı şeylerin telafisi yoktur. İhmal edilmek, ikinci plana atılmak, hevesin kırılması gibi… kimseyi kontrol edemezsin, sadakat içten gelir… en büyük uzaklık , anlaşılamayan iki kalp arasındaki mesafeymiş… sevgim acıyor…onun bana emeği geçti dediğim hiçbir dostumdan kolay kolay kopamadım… güven sorunum yok , hiç güvenmiyorum…”
Ve benzer, soruyu yönelttiğim her danışanım, kendi hikayesinden bakışla cümleler söylemiştir. Ancak son cümleyi söyleyen ebeveyn olan danışanımla, seansta uzunca bir zaman karşılıklı gülmüştük. Hadi sende sosyal medyanda soruyu yaz, cevapla ve beni etiketlemeyi unutma lütfen. Hep birlikte görelim cevapları, bakalım neler olacak?
Gelelim aile içi ilişkilere
Bir danışanımda annesi ve babası ile çıkmaz sokağa girmişti. Yaşadığı onca şeyden sonra annesi ile düğüm atmayı başardığı ip, çok uzaklarda iki uçta iken, babası ile arasına bariyerler kurmuştu. İhtiyacı olduğu yaşlarda annesinden göremediği sevgi ve şefkat için şimdi kendinden uzak tutarak hem kendini hem de annesini cezalandırıyordu.
İçten içe sakladığı gerçeği fark ettiğinde onunla köprü kurmaya karar verdi. Yaşadığı ilişki sorunlarının adeta cevabını bulduğu bir diyolog geçmişti aralarında ve işte annesinden gelen o cümle ; “oğlum; eğer devamlı şüphe içinde olursan , doğru insanla birleşemezsin…” hikayenin yorumunu size bırakıyorum.
Babası ile arasına kurduğu bariyerlerde kararlı olan danışanımla ; “o bariyer neye benziyor, bariyeri kuran kim? O bariyer olmazsa ne olurdu, o bariyer ne olsaydı kalkardı” gibi bir dizi sorudan ve iç sesi olduğum koçluk seansında, verdiği cevaplardan sonra, hayatında hırsla aradığı hatta yer yer zorluklarla oluşturduğu güç ve güvenin kaynağındaydı.
O kaynak onu öyle bir yere getirdi ki, aralarındaki bariyerin yani duygunun adı suçluluk oldu. Hikayenin tüm detayını bilmeye gerek yoktur. Ancak, koçluk temelinde geleceğe başarı köprüsüyle ilerlerken bizi tutan kök duygular, Transaksiyonel Analiz, TA ile koçluk eğitimlerinde, detaylıca çalışma konumuz olan RAKETLER’dir.
Farkına bile varmadan bu raket duygular tüm yaşamımızı inşa eder. O suçluluk gibi bazen küçük yaşlarda okul yıllarında yaşadığımız cesaretsizce kendimizi koruyamadan maruz kaldığımız kötü olayların içindedir, bazen de yetişkin halimizde iş ortaklarımız karşısında haksızlığa uğrarken bizi pasifleştiren olayların içindedir.
Danışanıma sordum; sen ne yapmalısın? “…sanırım içten içe kendime yaşattığım ani öfkelerden uzak durup, uzlaşmanın yoluna odaklanmalıyım…” dedi seansımız farklı bir bakış açışınla ivme kazanmıştı.
Peki şu an senin düşüncelerin nedir?
Bir danışanım partneriyle yaşadıklarını konu aldığı seansında “neden ben bunları yaşıyorum, hayatımdaki tüm narsistlerden özgürleşmek istiyorum, bir daha hayatımda yer alamazlar…” diyerek sevgilisine öfkelenirken, koçluk seansımız ilgili safhasında ; “İş, aile, arkadaş, sevgili fark etmez tüm yaşam alanımda artık bu saatten sonra beni sadece yükselten, heyecanlandıran, iyi hissettiren ve bana değer verenlerle yoluma devam edeceğim. Beni üzmekten çekinmeyen, beni gün boyu ne yapıyorum merak etmeyen, günlerini beni arayıp konuşmadan geçirebilen biriyse, beni üzüyor mutsuz ediyorsa, benim yaşam enerjimi aşağı çekiyorsa ben orada yokum. Kendini bilen, sözlerinin davranışlarının arkasında istikrarla durabilen, açık açık iletişim kurmaktan duyguları hakkında konuşmaktan korkmayan, beni seven kişiyle devam edeceğim…” demişti. Seansın ortasında çok daha başka bir konuyla devam etme kararı vermişti çünkü artık kendiyle kurduğu köprüde netleşmişti.
Bir başka örneklerde ise danışanların seans başlangıcında kurduğu cümleler;
…işleri hızlı ilerletirsek bende sevmeyeceği bir şey bulmasından korkuyorum…
onun bende gördüğü sevdiği insanı açığa çıkarmalıyım…
babama kızgınlığımla yaptığım onca şeyden sonra…
o gururluda ben gurursuz muyum bencil davranışlarını artık görmezden gelmiyorum…
bana yaşatılan hak etmediğim durumları unutamıyorum…
kalbimi tamir ettirmek istiyorum…
yüzleşsem de kurtulsam, hata yaptım utanıyorum…
tek istediğim çocuklarıma tekrar baba olma şansım…”
vb. kırılganlık, hassasiyet, kalp ağrısı, …
İletişim becerisi için TA kuramı oldukça detaylı araçlar sağlar. Gestalt kuramı koçluk araçları ile oluşan farkındalıklar ile güçlenerek “ A HA !” anları ile hikayenizi değiştirirseniz, yaşamınız değişir. Böylelikle ilişki içinde olduğunuz tüm yaşamınızdaki mıknatıs hikayelere sahip kişiler de değişir.
Yürek yorulunca, ter gözden akar. Okulda ders bitmiş ancak daha zil çalmadıysa bunu fark etmek hakkınız. Kendinize ve sevdiklerinize bu köprüyü kurabilme hakkı verin.
Köprüde karşılaşan inatçı iki keçiye gelince; zıtlıklar bitsin, mutluluk geçsin…
Soru cevap etiketlerinizi bekliyorum , iç sesin soruları ve içten gelen bilgi başarı köprülerinizi kursun!
Geçmişi bırakın, yeni bir hayat başlayacak çünkü GELECEK BUGÜN BAŞLAR!
Bir önceki blog yazımız, “Yeni Dönemde Pandemik İlişkiler”