İnsanlar Dünyaya Prens ve Prensesler Olarak Gelirler
Ancak daha sonra kurbağaya dönüşürler.
“Eric Berne“
Yaşamda bizler yaşımız ilerledikçe, bireysel ilişkimizden genişleyerek, çevresel ilişkiler geliştirmeye başlarız. Bu hem fizyolojik hem de duygusal ihtiyaç alanlarımızı karşılar, kişiliğimizi oluşturur ve şekillendir. İletişim dilimizi geliştiren içerikte ise duygularımız, deneyimlerimiz, hayatımızdaki yaşam pozisyonlarımız, benlik durumlarımız ve bunlara bağlı olarak değişen davranışlarımız vardır. Çocuklukla başlayan bu süreç, yetişkinliğe sonrasında da ebeveynliğe seviye seviye gelişir.
Bu yazımda sana farklı olarak Transaksiyonel Analiz kuramından ve iletişim ustalığından bahsedeceğim.
Transaksiyonel Analiz kuramının kurucusu, Berne’e göre , insan davranışlarının temelinde temas ihtiyacı yatmaktadır. Dokunmanın insanlar üzerindeki yaşamsal değerini gözlemleyen Berne, bunun temelde varlığın onaylanması ihtiyacını karşıladığını düşünerek, temas iletisini “ bir kimsenin varlığını onaylamaya yarayan herhangi bir mesaj” olarak tanımlar. Temas iletileri sözlü, sözsüz, olumlu, olumsuz, koşullu ve koşulsuz olabilir. Bebeklikte daha çok fiziksel temas yaşam için gerekliyken, zamanla dış çevreden uyarıcılar almak ve psikolojik olarak onaylanmak ihtiyacı ortaya çıkar.
Transaksiyonel Analiz kuramının temel anlayışı olan Berne’nin kullanmayı çok sevdiğim bir sözü;
İnsanlar dünyaya prens ve prensesler olarak gelirler, ancak daha sonra kurbağaya dönüşürler.
Transaksiyonel Analiz kuramının amacı, insanların yeniden prens ve prenses olmalarına yardımcı olmaktır. Bu kuram öğretisini temel alan TA Koçluğu ile seanslarda danışanların içlerindeki prens ve prenseslere ulaşmasını sağlamaktır. Bu kuram öğretisi ile Koçun felsefesinde insanlar her zaman uygun ve uyumludur, herkesin düşünme kapasitesi vardır, yaşamında ne olacağına herkes kendi karar verir.
Kişiler arası iletişim sorunlarının çözümünde uygulanan bir psikolojik değişim ve analiz yöntemi olan Transaksiyonel Analiz kuramının diğer tüm kuramlardan farkı, sosyal psikoloji ve bireylerle ilgilenmesidir. Herkes özünde iyidir, değerlidir, eşittir ve saygı görmeye layıktır.
Transaksiyonel Analiz temelli bir koçlukta danışan, şimdi ve buradadır, yaşanılan anın gerçekliğine tepki olarak, kendi his ve duygularını tanır, geçmişe ait duygularını bir kenara bırakabilir.
Kendi davranışları için farklı seçenekler arasından seçim yapabilme konusunda, özgür hisseden bir birey olarak, her zaman birden davranış tarzı olabileceği farkındalığı ile iletişimlerinde kontrolü eline alır.
Başka insanlarla iletişiminde gerçek duygularını gösterebilir, paylaşabilir, olduğu gibi kabul edildiği açık ve güvenli, anlayış ve saygı dolu ilişkiyi yaşayabilir ve yaşatabilir. Yaşam kurgusu teorisi bilerek kurban rolünde olan düşünce ve davranışlarını anlar, tutumları analiz eder ve bilinçsiz alandan çıkarak bilinçli olarak kendisini prens veya prenses olacağı yaşamaktan mutlu olacağı yeni yaşam kurgusunu yaratmaya karar verir.
Duygusal açlıklarımız ve ihtiyaçlarımız konusunda bilgi ve farkındalık kazandıkça tetikleyicilerimizi, varlığımızın onaylanma temasını geliştirmeyi ve yaşam kurgumuzla beraber yapılandırmayı öğreniriz. Dünyaya bakış acımızı yansıtan bu kökleri varoluşsal pozisyonlarımız ve benlik durumlarımızla dönüştürebiliriz. Ego benlik durumlarımızın yapısal ve fonksiyonel ayrımlarına göre iletişim iletilerimizi yeniden düzenleyebiliriz.
Ego benlik durumlarımızdaki fonksiyonel arketiplerimiz, eleştirel ebeveyn ego durumu, koruyucu ebeveyn ego durumu, fonksiyonel yetişkin ego durumu, doğal çocuk ego durumu ve uygulu çocuk ego durumudur. Hangi yaşta olduğumuzdan bağımsız olarak ilişkilerimizde her ego durumuna ve yansıttığı davranış biçimlerine sahip olabiliriz. Bunlar üzerinde Koçlukla beraber yapacağımız tanımlamalar ve çözümlemeler transaksiyon türleri üzerinde hakimiyet kazanmamızı sağlar.
Şu an ilişki içinde olduğun biriyle sorunlu olan iletişimini hatırla.
Öne çıkan kök duygun nedir?
Bu duyguyu bana tanımla ve içine dön. Bu duyguyu yaşamında ilk nerede öğrendin?
Çocukluğunda ailende bu duygu birileri veya aile tarafından yaşanıyor muydu?
Bu duygu bugün problemlerini çözmene yardımcı oluyor mu?
Senin yaşamında bu duygulardan oluşan anı birikimlerinin büyüklüğü ne kadar?
İlgili anındaki olay, durum ve iletişim nasıl olsaydı kendini daha iyi hissederdin ?
Orada görmezden geldiğin gerçeklik nedir?
Nasıl bir çözüm tüm taraflar için iyi hissettirirdi?
İncitici, küskün, suçlayıcı, öcalıcı, mızmız, ağlama krizleri, küsüp kaçmak, aşırı alışveriş, aşırı yeme veya yememe, tahammülsüzlük, öfke ile kontrolsüzleşme ve manipülasyon gibi davranışlar, esasında bu kökleşmiş duygularımızın yıkıcı yansımasıdır.
Kendimizle iletişimimizde ise; ben iletişimlerimde duygu ve isteklerimi sahiplenmezsem iyiyim, ben kendimi zorlarsam iyiyim, eğer başkalarını memnun edersem iyiyim, herseyini doğru yaparsam iyiyim olarak yansır.
Oysa sen , sen olarak iyisindir. Başkalarını değil önce kendini mutlu edersen iyisindir, açık olup isteklerini ifade edersen iyisindir, zamanını rahatça kullanarak yapabildiğin gibi yaparsan iyisindir.
O zaman doğadaki tüm kuşlar gibi özgür, dilediği yere uçabilen ve tüm canlılarla açık bir iletişimle ötüşebilen olacaksın.
Muhabbet kuşlarının nasıl bizim gibi konuşabildiğini hiç düşündün mü?
Bugün evine bir muhabbet kuşu alacak olsan onu konuşması için nasıl eğitirdin?
Yaşamın getirdiği bu değişim, dönüşüm zamanlarında, hepimiz zorlayıcı dönemlerden geçiyoruz. Özellikle fiziksel mesafelerin olduğu bu dönemde, duygusal mesafeleri de daha çok farketmek zorunda kaldık.
Bu süreçlerde bireyler karşılaştıkları zor durumlara karşı, iletişimlerimde ani tutum tavırlarla şok edici, eleştirel ve ya söylemlerinde akıl karıştırıcı olabiliyor. Yaşadıkları mevcut durumdaki olay yerine, o olayın içindeki duygusal yaranın bütün geçmişine tepki verebiliyorlar.
Eğer kendilerinde henüz çözemedikleri duyguyu tehdit eden bir deneyim yaşıyorlarsa, verdikleri tepkide her zamankinden bağımsız daha sert ve orantısız olabiliyorlar. Koçluk seansı ile fark edeceğin nokta böyle bir durumla karşılaştığında, tek bir ana değil ilişkinizin tamamına odaklanman ve tetiklenen duyguda yeniden bir dengelenmeye kavuşana dek, kendine nasıl sağlıklı bir konum kazandıracağındır.
Eğer sende benzer bir duygu tetiklenmesi yaşıyorsan kendinde neyi iyileştirmen gerektiğini gözlemleyebilmendir. Sorunlar bize rehberdir dur işareti değildir böylelikle ilerlememizin önündeki sınırlılıkları görürüz.
İletişim içinde olduğun birey, tepkili olma döngüleri içinde, kendi sorumluluğunu almak yerine, zarar verici bir tutumla savunma ve yıkıcılık içindeyse, tekrar sağlıklı bir iletişim bağlantısı kurulana dek, bu durumun dışına çıkmaya ihtiyacınız olabilir.
Bu döngünün içinden çıkmak size yeni bir gözlem şansı verecektir. Kendinizi sürekli başkalarının incitmesine maruz bırakan tarafınız nedir? Kurbağa rolü dediğimiz kurban psikolojisinde olmanız ve karşınızdaki bireylerinde artan tepkiselliği ile bir süre sonra utanç duygusuna gelmesi yaşanan olaydan çok daha büyük bir seviyede sorun yaratır.
Tüm taraflar için yaşam pozisyonlarında kontrollü olması ve ego benlikleri yetişkin seviyesine gelmesi ile birlikte gerekli iyileşme alanı oluşturacak enerji ve bilinç değişimi gerçekleşir.
Bu tetikleyici duygular ve geçmiş deneyimlerin yüzeyde olduğu zamanlarda, herkes ifade yolunu bilgelikle ve zarafetle bulamayabilir. Sen bu seansla içindeki bilgeliğe ulaşmış ve neyin geçici bir olay neyin kalıcı ve kabul edilemez bir durum olduğunu görebilirsin.
Yenilenen bakış açılarıyla sorunlu iletişimi yönetebilir, iletişim içinde olduğun ilişkiye sağlıklı olarak devam edip edemeyeceğin kararını verebilirsin. Bilinçli zarar vericileri hayatından uzaklaştırabilir, uyumsuzluk yaşadığın kişi ile yeni bir uyum yakalayabilirsin.
Yeni ve sağlıklı bir iletişim için cezalandırıcı tutumda olmadan anlayışın ve farkındalığın alanında nasıl yaklaşım içinde olacağını bilirsin.
Bu sürede bu bağlantıyı devam ettirmeyi isteyip istemediğine yeni enerjide bir araya gelip gelmeyeceğine karar verebilirsin.
Bir önceki blog yazımız, “Yeni Bir Başlangıç İçin Her Zaman Bir Yol Bulunur”