Hiç Birimiz Hepimiz Kadar Güçlü Değiliz!
Kaz sürüsü lideri Akka ile parmak çocuk Nils’in yaşadıkları ve yabani kaz sürüsü ile maceraları çocukluğumdan hatırladığım sıcacık bir hikaye. Kitabın açıklamasında yazan bölümü seninle paylaşıyorum.
“1909 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nü alan Selma Lagerlöf’ten unutulmaz bir klasik…“
Nils Holgersson, insanları kızdıran ve hayvanlara eziyet eden bir çocuktur. Günün birinde cüce bir büyücü onu parmak çocuğa dönüştürür ve Nils, harika bir yolculuğa çıkar. Çiftliklerindeki genç erkek kaz Martin ile yaban kazlarından oluşan bir sürüye katılarak kuzeye uçar ve heyecan dolu bir macera yaşar.
Küçülünce hayvanların dilini anlamaya başlayan Nils, onlara daha sevecen yaklaşan, bambaşka bir çocuk olur. Bir sincap ailesine yardım ettikten, Gümüş Tüy adlı dişi kazı kurtardıktan ve kartal Gorgo’yu özgürlüğüne kavuşturduktan sonra, yeniden gerçek bir insan olma fırsatını yakalar.
Ancak bunun da bir bedeli vardır. Nils, nasıl bir karar verecek? “
Hikayede uçmak isteyen Nils ne zaman ki parmak çocuk olur , kazların da dilini anlamaya başlar. Kaz sürüsünden Martin ile arkadaş olur ve sonra diğer kazlarla ve hayvanlarla yakınlık kurar.Yaşadığı değişim ve yaptığı onca iyilik artık herkes tarafından biliniyordur ve kuzeye göç edecek yabani kazlarla bir yolculuğa çıkar. Kaz sürüsü lideri Akka , Nils’e bilmesi gerekenleri öğretirken , parmak çocuk sürüyle sekiz ay geçirir. Kazlar, Laponya’ya kış gelmesi ile birlikte evlerine geri dönerler ancak yaşadığı o yolculuktaki deneyimlerden sonra Nils, artık eski Nils değildir.
Çocukların içindeki resimlerle severek okuduğu bu güzel kitabın baş rolündeki Nils’in, değişimiyle başlayan ve yine değişimi ile devam eden bu hikayede, kitabın ana karakterlerinden kazların göç sırasında nasıl uçtuklarını beraber inceleyelim istiyorum, ancak önce biraz iş hayatından bahsedelim.
İş hayatında ve kariyer yolculuğunda ,ister kamu sektöründe ister özel sektörde olalım, her zaman ortada ulaşılmak istenen bir amaç vardır. İlgili hangi kurumda olursa olsun o kurumun bir vizyonu, misyonu, etikleri ve ilkeleri vardır.İçindeki tüm çalışanları ile beraber yaşayan bir kişiliktir.
Organizasyon yapısı ile var olan hiyerarşik yapısı , yöneticileri ile idari kadroları ve operasyonel saha kadrosu ile her birimin kendi içinde oluşturduğu ekipleri vardır. Sen bu organizasyon yapısı içinde hangi pozisyondasın bilmiyorum ancak bir takımın parçasısın. Belki bir lidersin, belki bir kurucu veya yöneticisin ya da herhangi bir ekip içinde sorumluluğu olan bir çalışansın.
Şimdi bulunduğun yerden çalışmakta olduğun yere doğru bak, o yerin bir hedefi ve senin ulaşmak istediğin bir hedefin var.
Bununla beraber yaşadığın zorluklar, karşılaştığın sorunlar ve çözülmesi gereken krizler var. Üstelik birde ilgili sektörünüzde rakipleriniz var. İş ortamında yaşanan gerginlikler, dedikodular, gruplaşmalar, sistemsel aksaklıklar, iletişimsizlikler, güven eksiklikleri, gönderilen mail kirlilikleri ve sorumluluk alanlarındaki bireysel ve ekipsel kararsızlıklar , kurum içinde hedefe zarar veren ve görmezden gelinen davranışlar ile performansı etkileyen daha bir çok durumlar var.
Gel şimdi tekrar göçmen kazlara dönelim.Havada “ V “ şeklinde uçtukları gözlenen göçmen kazların neden bu şekilde uçtuklarını araştıran bilimadamları, çok ilginç bir sonuçla karşılaşmışlar. Yapılan araştırmada farkedilen sonuçlar gerçekten çok ilginç.
Doğada gerçek bir gözlemle esasında birçok güçlü veriler elde edilebiliyor. “ V “ şeklinde uçan kazların her kanat çırpışlarında, arkasından gelen kazı yukarı kaldıran bir hava akımı yaratıyormuş. Böylece tek başlarına gidebilecekleri yolu birbirlerinin kanat çırpışlarından oluşan hava akımı sayesinde uçuş menzillerini %70 oranında uzatıyorlarmış. Olası bir durumda sürünün dışında kalan bir kaz, kazların “ V “ şekliyle uçarak yarattıkları hava akımının dışında kalıp gerilediği için ,sürü hizasına geri dönüyormuş.
En önde giden sürünün lideri hiçbir hava akımından yararlanamadığı için daha çabuk yoruluyor. Bu durumda hava akımını kullanarak güç toplamak için en arkaya geçiyor ve onun ardından gelen kaz lider konumuna geliyor. Bu değişimin sürekli olması sayesinde sürü içinde her kaz “ V “ şeklindeki uçuşun her noktasında yer alıyor. Böylece iş birliği içinde içgüdüsel olarak kolektif çalışıyorlar.
Bir diğer önemli nokta ise uçuş hızları yavaşlamaya başladığında gerideki kuşlar, daha hızlı gitmek üzere bağırarak öndekileri hareketlendiriyor. Bununla da bitmedi, eğer bir kaz vurulursa veya hastalanırsa, düşen kaza yardım etmek üzere sürüden iki kaz ayrılıyor ve düşen kaz tekrar uçabilecek hale gelene kadar ya da ölene kadar başında bekliyorlar. Daha sonra başka bir göçmen kaz sürüsüne katılarak gidecekleri yöne devam ediyorlar ve onlara katılmak isteyen kazları hiçbir sürü reddetmiyor.
Sence hikayedeki parmak çocuk Nils , kaz sürüsü ile geçirdiği o sekiz aydan sonra neler öğrenmiştir, nasıl bir değişim yaşamıştır?
Tarih boyunca başarılı olan tüm liderler, organizasyonlarda, idari yapılarda ve ekip çalışmalarında ortak çıkarlar için bir araya gelen, ortak hedef için ilerleyen her bir bireyin yüksek performans ve verimliliğinin ne kadar önemli olduğunu biliyorlardı. Bireylerin ihtiyaçlarınında ön planda olduğunu düşünürsek, bu göründüğü kadar kolay değil. Doğru hedef belirleme, takım içindeki bireylerin görev alanlarını belirleme, bu hedefe ulaşılacak doğru stratejiyi ve planlamayı belirleme, takımın inovasyon gücünü artırma, bu süreçte takımın ihtiyaçlarını hatta görünmeyen ihtiyaçlarını görebilme, mevcuttaki sorunları görebilme, bunlara kalıcı çözümler bulabilme, üretkenliği artırma, takım içi iletişimin güçlenmesi ve yeteneklerin becerilerin gelişmesi her biri ayrı bir çalışma konusudur.
Takım Koçluğu
Takım koçluğunda Koç, tüm bilgi ve yönetim becerileri ile kurumun vizyonuna ve misyonuna özel, etiklerine ve ilkelerine özel bir program ile başarılı ve hedefe giden takım yönetimini sağlar. Sadece o iş yerine özel oluşturduğu programla güçlü ve gelişime açık yönleri, performans ve başarının önündeki engelleri görür ve tespit ettiklerine koçlukla yapacağı düzenlemeler getirir ve takımı dayanışma içinde güçlü yönleriyle hedefe odaklar.
Burada dikkatini çekmek istediğim yer ifademde takım çalışmasından bahşediyor olmam. En çok karıştırılan kavramlar grup ve takım arasında yaşanıyor. Bir takımda her bir birey aynı yönde tek bir hedefe doğru ilerlerken, grupta ise her bir bireyin kendine ait hedefi vardır. O yüzden Takım Koçluğu ve Grup Koçluğu ayrı alanlardır. Bir başka yazımda sana bunu daha detaylı anlatacağım.
Ünlü filozof Sokrates’in sözlerinde ifade ettiği gibi,”Bir şeyleri değiştirmek isteyen insan , işe önce kendisinden başlamalıdır” ve “ Kimseye hiçbir şey öğretemem, sadece onların düşünmelerini sağlayabilirim. “
Şimdi iş ve kariyer hayatında hangi konumda çalışıyorsan, önce kendinden başla ve düşün.
Bulunduğun yerde ortaya çıkarabileceğin mümkün olan en yüksek performansınla hedefine nasıl ilerlersin?
Daha fazlasını yapabilmen için senin nelere ihtiyacın var?
Daha fazla başarıya ulaşabilmen için seni alıkoyan nedir?
Parçası olduğun takımın için nasıl bir artı değer sağlayabilirsin?
Eğer bir takımda yetkili olan kişiysen, hangi işi yapıyor olursan ol bilmelisin ki insanları harekete geçiren duygulardır. Sen o duyguları gördükçe ve yapılması gereken doğru yaklaşımları sergiledikçe sorunların nasıl çözümlendiğini ve bir takımın nasıl en yüksek motivasyon ile verimli çalıştıklarını da göreceksin. Analiz edebilmek ve anlamak, doğru hedefler belirlemek, ekibin etkinliğini ve performansını arttırmak, takımdaki her bir bireyin doğru görevde ve doğru yetkinlikte sorumluluk almasını sağlamak ve bu takımın hedefe ulaşacağı yolu belirleyerek bu yola doğru rehberlik etmek çok önemlidir.
Öncelikle kendinin lideri olarak sen, şu anki durumunda ister geride kalan ol , ister en önde giden;
Bir takımın gücü kadar güçlüsün ve şimdi ileriye yani başarıya takımınla uçma zamanı!
HİÇ BİRİMİZ HEPİMİZ KADAR GÜÇLÜ DEĞİLİZ…
Bir önceki blog yazımız, “Hokus Pokus ! Abrakadabra !”