Koç Kimdir ?
Koç kimdir, profesyonel koçluk nedir ? geçmeden önce sizlerle bir hikaye paylaşmak istiyoruz. Hikayeler her zaman çok daha etkili olmuştur. Koçun kimin olduğuna geçmeden önce bunu anlatan harika bir hikayeyi sizinle paylaşmak istiyoruz.
“Bir gün bir kasabada yaşayan çiftçi ve oğluyla birlikte yaşayan günlük işlerini yapan bir genç delikanlı ve babası varmış. Baba oğul yaşadıkları o kasabada günlük işlerini yaparlarken tarlada çalışırlarken birden bire karşılarına bir at çıkmış. At daha önce hiç görmedikleri kadar güzellikte ve cins bir atmış. O kadar heybetli duruyormuş ki baba oğul atı incelemişler. Atın üzerinde atın kime ait olduğunu gösteren herhangi bir damga bulamamışlar. Atın yanına yaklaştıklarında cins olmasına rağmen at onlardan kaçmıyormuş. At insanlardan çok fazla kaçmadığı için onun yarı vahşi bir at olduğunu ve özel bir at olduğunu ve bu özel atın da sahibinden kaçtığını düşünmüşler. Çok şaşırmışlar.
Bu kadar güzel bu kadar özel bir at kime ait olabilirdi acaba. At yorgun gözüküyormuş ve terliymiş. Önce bir güzel atın terini silmişler, karnını doyurmuşlar, suyunu vermişler. Böylesine güzel bir atın sahibi atı kaybolduğu için kim bilir ne kadar üzgündür diye düşünmüşler. Delikanlı babasına;
– Atı mutlaka sahibine götürmeliyiz. Sahibi eminim ki çok merak ediyordur demiş. Babası;
– İyi de sahibini tanımıyoruz ki. Belli ki cins bir at. Belli ki iyi bir çiftlikten kaçmış. Sahibini tanısaydık atı mutlaka götürürdük. Fakat şu anda yapabileceğimiz hiç bir şey yok demiş.
Delikanlı atın üzerine binmiş. Ve topuğu ile çok hafif şekilde ata dokunmuş. Delikanlı ata dokunur dokunmaz atla yolda ilerlemeye başlamış. Gitmişler gitmişler. Derken iki yol ayrımına gelmişler. At durmuş. Delikanlı tekrar topuğu ile ata ufak bir dokunuşta bulunmuş. At sağdaki yola saparak yürümeye devam etmiş. Epey bir yol ilerledikten sonra dört yol ağzına gelmişler. At tekrar durmuş. Delikanlı tekrar topuğuyla ata ufak bir dokunuşta bulunmuş. Ve at karşı yoldan ilerlemeye başlamış.
Böyle böyle ufak ufak dokunuşlarla epey bir yol almışlar. Ve bir müddet gitmişler. Sonra at bir yerde dinlenmek istemiş. Bir gölün yanında durmuşlar. At su içmek için bulundukları yoldan çıkmış göle doğru ilerlemiş, suyunu içmiş. Suyunu içtikten sonra delikanlı tekrar atın üzerine binmiş ve atı tekrar yola doğru götürmüş. Ve at ilerlemeye başlamış. Yine epey ilerledikten sonra atın karnı acıkmış. Yemyeşil çimenlerin olduğu bir yer görmüş at. Çimenlere doğru ilerlemiş. Delikanlı tekrar atın üzerinden inmiş yemek molası vermişler. Ve at orada tekrar karnını doyurmuş. Karnını doyurduktan sonra delikanlı tekrar atın üzerine binmiş onu tekrar yola doğru götürmüş ve yine ufak ufak dokunuşlarla yolda kalarak akşamüzeri akşama doğru kocaman bir çiftliğin önüne gelmişler.
At, büyük bir heybetle çiftlikten içeriye girmiş. At çiftlikten içeri girer girmez çiftliğin sahibi şaşkınlıkla yanlarına gelmiş. Ve sevinçten bağırmış. Yaşasın inanamıyorum. Bu benim atım. Nasıl buldunuz atımı. Nasıl getirdiniz onu buraya demiş. Atın üzerindeki delikanlı nazik bir şekilde atın üzerinden inerek atı çiftlik sahibine teslim etmiş. Ve ona şöyle söylemiş. Ben sizin çiftliğinizi kendim bulmadım. Atınız kendisi buldu. Ben sadece atınızın yolda kalması için onun yanında yol arkadaşı oldum. O zaten çiftliğin yolunu biliyordu. Ben onun yanında zaman zaman onun yolda kalmasını sağlayan bir yol arkadaşıydım demiş…”
İşte koç tıpkı atın üzerindeki delikanlı gibidir. Koç başarıya giden yolda bireyin yanında yer alan yol arkadaşıdır. O nedenle koça gelen bireyler zaman zaman yoldan dışarıya çıkarlar. Ve koç küçük küçük dokunuşlarla onun yolda kalmasını sağlar. Koç kendisine gelen bireylerin tam ve bütün olduğunu bilir. Evet, koçlukta tamlık ve bütünlük ilkesi vardır. Her birey tam ve bütündür. İhtiyacı olan tüm kaynaklara sahiptir. Koç bu bilinçle kendisi ile çalıştığı kişilerin yanında başarıya doğru yapılan yolculukta bir yol arkadaşıdır.